Dijital Hizmet Vergisi “Madde3 – Mükellef ve vergi sorumlusu”

KOMİSYONUN TEKLİF ETTİĞİ METİN

3. Madde ile ilgili MECLİS GÖRÜŞMELERİ

“Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kurul Tutanağı
27. Dönem 3. Yasama Yılı
18. Birleşim14 Kasım 2019 Perşembe

3’üncü madde üzerinde üç adet önerge vardır, aykırılık sırasına göre okutup işleme alıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi”nin 3’üncü maddesinin ikinci fıkrasının madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederim.

Dursun Müsavat Dervişoğlu Orhan Çakırlar

İzmir Edirne

Ümit Beyaz Mehmet Metanet Çulhaoğlu

İstanbul Adana

Ahmet Kamil Erozan İbrahim Halil Oral

Bursa Ankara

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde Ankara Milletvekili İbrahim Halil Oral konuşacaktır.

Buyurun Sayın Oral. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakikadır.

İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) – Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; 128 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 3’üncü maddesi üzerine İYİ PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, dijital hizmet vergisi kanunu hakkındaki görüşlerimi açıklamadan önce, dün verdiğim bir soru önergesi hakkında birkaç söz söylemek istiyorum. Birkaç gündür basına yansıdığına göre, Millî Eğitim Bakanlığı “Ortaokul ve İmam Hatip Ortaokulu Sosyal Bilgiler 6 Ders Kitabı” adıyla yayımladığı ve okullara dağıttığı kitapta bir felakete imza atmıştır. Kitapta “Uygur alfabesi” başlıklı bölümde Uygur alfabesi yerine Yahudilere ait olan İbrani alfabesi basılmıştır. Kitaba basılan görselin kaynağını da tahmin etmekte güçlük çekmiyoruz. Google’a Uygur alfabesi yazdığımızda karşımıza çıkan ilk görsellerden biri bu hatalı basılan alfabe oluyor. Google’da kaynağı belirsiz bilgileri toplayıp ders kitaplarına basan Millî Eğitim bu durumu da sehven yapılmış diye geçiştirmeye çalışıyor. Bu durum, asla kabul edilemez, bu, sorumsuzluktur, vurdumduymazlıktır ve aymazlıktır.

Kıymetli milletvekilleri, Sayın Cumhurbaşkanımızın “one minute” edebiyatıyla sürekli gündemde tuttuğu, İsrail’in kullandığı alfabeyi, dili, tarihi, kültürü, dini ve kanı bizimle aynı olan Uygur Türkü kardeşlerimizin alfabesi gibi çocuklarımıza okutmaya kalkmak millî ve insani bir faciadır.

Millî Eğitim Bakanı Sayın Ziya Selçuk’u bu hatayı düzeltmeye, hatanın müsebbiplerini cezalandırmaya ve hem Doğu Türkistanlı soydaşlarımızdan hem de kitabı okuyan öğrenciler ile velilerden özür dilemeye davet ediyorum.

Saygıdeğer milletvekilleri, görüşmelerini yürüttüğümüz 128 sıra sayılı Kanun Teklifi bütçemizde ve ekonomimizdeki büyük yıkım ve çürümüşlüğün bir işaretidir. Bu torba kanun teklifi ihtisas komisyonlarının görüşleri alınmadan pek çok farklı konuyu içerdiği hâlde Plan ve Bütçe Komisyonundan geçmiş ve yeni yeni pek çok vergi getirmiştir, örneğin dijital hizmet vergisi. Dünyada Fransa’dan sonra ilk kez böyle bir vergi getirecek olan ülke biziz. Görüyoruz ki bütçemiz yağmalanmış, israf almış başını gitmiş durumdadır. Bu yaraları saramayan damat Bakanın PowerPoint sunumlarındaki sözde politikalarıyla çözmeyen iktidar yeni vergiler ihdas etme yoluna gitmiştir. Bu arada, Sayın Berat Albayrak ve iktidar kusura bakmasın, kötü giden ekonomiyi eleştiriyoruz, eleştirdiğimiz için de sanırım terörist olarak suçlanacağız. Malum, Sayın Albayrak ekonomideki kötü gidişatı eleştirenleri “Terör eylemlerinde gördüğümüz ekipten farkı yok.” şeklinde nitelendirmişti. Kendi politikalarınızla uyuşmayan herkesi terörist olarak nitelemekten inatla vazgeçmiyorsunuz. Bu durum size de bize de milletimize de zarar veriyor. Lütfen artık bu yanlış söylemleri ve bu tür alışkanlıkları bırakın.

38


Kıymetli milletvekilleri, Türkiye’nin ticaret havuzunda e-ticaret yüzde 5’lik bir kısmı oluşturmaktır. Bu sektör hızla gelişmekte olan ve büyük bir ticari paya sahip bulunmaktadır. Bu bağlamda dijital hizmet vergisi gelişen çağa ayak uydurma noktasında gereklilik arz eder bir husustur ancak bu konu bir torba kanunun içine atılarak görüşülecek bir konu değildir. Konuyla alakalı olarak tali komisyon raporu beklenmemiş, yeterli istişare olmamıştır. Bunun benzeri vergilerle alakalı ABD, Avrupa Birliği ve özellikle OECD ülkeleri aylardır çalışmalar yürütmekteyken -çalıştaylar ve konferanslar düzenlemekte- sektörle birlikte görüş belirlemekteyken iktidar, şapkadan tavşan çıkarır gibi, dijital hizmet vergisi çıkarmıştır. Gecekondu yapar gibi kanun çıkarmanızın sonuçlarını milletimiz çekmektedir. Eminim ki üç dört ay sonra bu kanunla alakalı değişiklikleri Genel Kurulda görüşmeye başlarız; üstüne, bu vergilerle alakalı af çıkarmak için yeni planlar yaparız; olansa milletimize olur.

Sayın milletvekilleri, 3’üncü maddeyle alakalı bir çekincem de şudur: Türkiye’de irtibat noktası ya da ofisi olmayan mükelleflerden vergi tahsili noktasındaki yük milletimize ve Türkiye’deki aracılara yüklenecektir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Oral, sözlerinizi bağlayın lütfen.

İBRAHİM HALİL ORAL (Devamla) – Uluslararası firmalar kendi kazançlarından ödün vermeyecek ama bu getirilen vergiyle alakalı bedel, hizmet alan vatandaşlarımıza ödettirilecektir. Bu durumla alakalı da, teklif sahiplerinin net açıklamalar yapması gerektiğini düşünüyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Oral.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 128 sıra sayılı Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 3’üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Bülent Kuşoğlu Alpay Antmen Süleyman Bülbül

Ankara Mersin Aydın

Turan Aydoğan Lale Karabıyık Cavit Arı

İstanbul Bursa Antalya

Mehmet Bekaroğlu İlhami Özcan Aygun Burhanettin Bulut

İstanbul Tekirdağ Adana

“Mükellef ve vergi sorumlusu

MADDE 3- (1) Dijital hizmet vergisinin mükellefi, dijital hizmet sağlayıcılarıdır. Bunların, 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile 13/6/2006 tarihli ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu bakımından tam mükellef olup olmaması, dar mükellefiyette söz konusu faaliyetleri Türkiye’de bulunan işyeri veya daimi temsilcileri vasıtasıyla gerçekleştirip gerçekleştirmemesi dijital hizmet vergisi mükellefiyetine etki etmez.

(2) Mükellefin Türkiye içinde ikametgâhının, işyerinin, kanuni ve iş merkezlerinin bulunmaması halleri ile gerekli görülen diğer hallerde Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından, vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla vergiye tâbi işlemlere taraf olanlar ile işleme ve ödemeye aracılık edenler verginin ödenmesinden sorumlu tutulur.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde Bursa Milletvekili Lale Karabıyık konuşacaktır. (CHP sıralarından alkışlar)

Buyurun Sayın Karabıyık.

Süreniz beş dakikadır.

LALE KARABIYIK (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yine muhteşem bir bütçe açığıyla karşı karşıyayız ve neye rağmen? Merkez Bankasının kârı apar topar hızla aktarıldığı hâlde, bu az gelip yedek akçelere de el konulduğu hâlde; bu da yetmeyip yasal sınırı aşsa, yasaya aykırı olsa bile bu kadar miktarda borçlanıldığı hâlde. Borçlanma limitinin yasaya uygun bir şekilde artırıldığını ve de bunun miktarının ne kadar yüksek olduğunu bir kere daha gözler önüne sermek istiyorum. Artık bütçeyi düzeltmek, iyileştirmek ya da verimli hâle getirmek iktidarın işi değil, sadece yama yapmayı hedefliyor iktidar. Onlara göre açık varsa ya borçlanılır ya da yeni yeni vergiler getirilir. Öncelikle bütçenin en önemli finans kaynağı borçlanma olarak düşünülüyor.

Değerli milletvekilleri, merkezî yönetim toplam borç stoku ne kadar biliyor musunuz? 2016 sonu itibarıyla 760 milyar liraydı, 2017 sonunda 876 milyar liraya çıktı, 2018’in sonunda 1 trilyon 67 milyar oldu; bu yıl için beklenen ise 1,2 trilyonun üzerinde. Kaldı ki bu borç önceki yıllarla kıyaslandığında TL cinsinden yüzde 35 artmış durumda, dolar cinsinden ise döviz karşılığı olarak hesaplanırsa yüzde 30 ama Türk lirası karşılığı olarak

39


hesaplandığında yüzde 108 artış gösterdi. Dış borçların TL cinsinden tutarı da aynı şekilde büyük bir oranda arttı ve üç yıldaki artış yüzde 85 düzeyinde.

Değerli milletvekilleri, bu kadar borçlanmayla yine vatandaştan alınan maalesef her 100 liralık verginin 17 lirası faize gidecek ve bu iktidar da maalesef bundan en ufak bir rahatsızlık duymuyor. Oysa samimi bir bütçede eğer verimlilik varsa, yatırım varsa borçlanılabilir ancak samimi ve sağlıklı bir bütçe için bu söylenebilir ama bizde durum farklı oluyor. Her ay bütçe açığı büyüyor, istihdam olmuyor, yatırım yapılmıyor ve büyüyen bir bütçe açığıyla ekonomi karşı karşıya kalıyor.

Bütçe açığına iktidarın ikinci çaresi ise daima yeni vergisel düzenlemeler değerli milletvekilleri. Vergisel düzenlemeler, bildiğimiz gibi, toplumun tüm kesimlerini ilgilendiren kararlardır, ekonomi üzerinde büyük etkileri vardır. Vergi sistemini değişen üretim ve ticaret şartlarına uydurmak, uyumlu olmasını sağlamak gerekir, asla bozucu etkilerinin olmaması gerekir. Ancak her bütçe açığı sonrasında -ki geçen yılda, ondan önceki yılda da böyleydi- apar topar “Haydi bürokratlar çalışın bakalım, nereden vergi toplayabilirsiniz, şu kalemleri bir hesaplayın da bu yıl da şu açığı kurtaralım.” mantığıyla toplumun çeşitli kesimleriyle hiç istişare bile edilmeden, ne getirir ne götürür hesabı yapmadan yoğun maddelerde yeni vergiler getiriliyor.

Değerli milletvekilleri, örneğin, “Dijital hizmet vergisi sektörü ve yatırım ortamını nasıl etkiliyor?” sorusuyla bir çalışma yapıldı mı? Önceki uygulamalarla ilgili bir etkinlik analizi var mı? Yok. Dijital hizmet gelirleri, Türkiye’de 20 milyon lira ve dünya genelinde 750 milyon avrodan daha yüksek olan büyük işletmeleri kapsamına alıyor. “Bu konu Türkiye’de bu alanda yapılacak yeni yatırımlar üzerinde ne kadar etkili olur?” şeklinde de bir analiz var mı mesela? O da yok. Bu etkinlik analizlerini bu iktidar yapmamış ama başka bir analiz yapmış. Ne yapmış biliyor musunuz? Borçlanmaların artışına, yeni vergilerin getirilmesinin ihtiyacına sebep olan bütçe açığının sorumlusunu bulmuş mesela. Kimmiş bu bütçe açığının sorumlusu, kimlermiş? Hükûmet, 2019 yılı bütçe giderlerindeki artışın temel nedeninin emekli, yaşlı, işçi ve memurlara yapılan zam ve ödemeler ile personel atamalarından kaynaklandığını söylüyor. Keşke bilselerdi de “Biz aç dururuz bize zam yapmayın.” deselerdi. Sarayın harcamalarını görmemiş bu iktidar bunların söylerken, seçim tekrarlamalarının maliyetini hiç görmemiş, “kamu-özel sektör iş birliği” adı altında yürütülen proje için hazineye gelen yükü de maalesef hiç görmemiş.

Değerli milletvekilleri, hazineye gelen yük 18,9 milyar lira. 10 küsuru şehir hastanelerine, 8 küsuru ise köprü ve otoyollara; yani 2020 bütçesinden bu kadar…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Karabıyık, tamamlayın lütfen.

LALE KARABIYIK (Devamla) – 2018 bütçesinde 6,2 milyar liraydı bu yük, 2019 bütçesinde 9,7 milyardı. Hani biz size “Köprü, yol yapılmasına karşı değiliz, finansman modeline karşıyız.” diyoruz ya, işte tam da bunun için söylüyoruz.

Diğer taraftan, keşke “Açığı kapatalım, gerisini boş ver.” yaklaşımı yerine iktidarın “Kayıt dışılığı nasıl kayıt altına alabiliriz?” diye çalışmaları olsaydı ya da istihdam yaratılabilecek bir bütçe olsaydı bari. Vatandaşlar hem verginin yükümlüsü diye düşünüyoruz ama onlar, emekçiler millî gelirden az pay alırken vergi yükü altında da maalesef eziliyor. Peki, bu vatandaş demez mi? “Ben nasıl iktisat edeyim, tasarruf yapayım kıt kanaat geçiniyorum; tasarrufu devlet yapsaydı. Eğer ekonomiyi yönetenler bizlerden topladıkları vergiyi popülizm için hesapsızca harcıyorsa, yandaş kurtarıyorsa, hesap verme ortadan kalkmışsa benden alacağınız vergiler de yine aynı şekilde kullanılmaz mı?” diye sormaz mı? Maalesef bu ülkenin ekonomisi iyi yönetilemiyor ve yaşananlar da bizi haklı çıkarıyor.

Teşekkürler. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Karabıyık.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 128 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 3’üncü maddesinde bulunan “merkezlerinin” ibaresinin “merkezin” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Mehmet Ruştu Tiryaki Necdet İpekyüz Mahmut Toğrul

Batman Batman Gaziantep

Meral Danış Beştaş Nuran İmer

Siirt Şırnak

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde Batman Milletvekili Necdet İpekyüz konuşacaktır.

40


Buyurun Sayın İpekyüz. (HDP sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakikadır.

NECDET İPEKYÜZ (Batman) – Sayın Başkan, değerli vekiller, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Aslında vergiyle ilgili düzenleme konuşuluyor, ele alınıyor fakat farkında mısınız tekrar bir torba yasa şeklinde önümüze geldi ve bu torba yasanın içine en başta “dijital” diye bir kavram yerleştirilmiş; insanı mutlu edecek bir tarzda bir teknoloji gelişiyor. Bu teknolojiye özgün mevzuatta eksiklikler olabilir, bir düzenleme yapılacaktır, diye düşünülüyor. Ama torba yasanın içinde birçok başlık var, birçok yerde de “vergi” diye hepimizin yaşamını etkileyecek dolaylı, dolaysız zamlar var. Plan ve Bütçe Komisyonunda konuşulduğu ilk günden beri bu vergi meselesinin adil olmadığı, hakça olmadığı; az kazanandan az, çok kazanandan çok, tabana yayılması gerektiği dile getirildi ama hiç dikkate alınmadı. “Servet vergisi” denildi, dikkate alınmadı. Torba yasanın, diğer birçok torba yasa gibi tartışmasız, sivil toplum örgütünün katılımı olmadan, sükût bir şekilde buraya Genel Kurula getirilmek istendi.

Arkadaşlar, Türkiye’de vergi konusunda aslında en çok vergiyi veren çalışanlardır. Bugün bir asgari ücretlinin verdiği vergiyi oranlarsak, kendi aldığı 2 bin küsur maaşın oranını büyük kurumlara oranlarsak, sadece orandan yola çıkarsak herhâlde Türkiye’de vahamete yol açar. Ama bu Meclis ve gerektiğinde komisyonu biz biliyoruz ki kimi kurumlara, kimi büyük şirketlere vergiyle ilgili düzenleme yaptı, af veya erteleme yaptı. Şimdi, dijital meselesi gerçekten bir uluslararası sektör, sadece Türkiye’ye özgü değil, Türkiye dışında birçok ülkede de bununla ilgili düzenleme yapılmak isteniyor. Fakat biz biliyoruz ki Türkiye’de siz, dışarıda uluslararası sermayenin yönettiği veya onlardan servis aldığınız hizmetlerden bir vergi alamıyorsanız, yasal mevzuatta da boşluklar varsa, bir vergi geldiğinde bu, biz tüketicilere, biz kullanıcılara yansıyacak. Gerek kullandığımız telefonlarda gerek izlediğimiz telefonlarda, yaşamımızın birçok alanında bize yansıyacak ve yansıdığında da bu, bir zamma dönüşecek ve buradan sanki gelir alınacak.

Arkadaşlar, Türkiye’de yeni bir şey gelişti. Nedir? Eskiden “kaçak çay” denilince “Bu kaçak çayı içmeyin, işte örgüte gidiyor, bölücü işidir.” gibi deniliyordu. Normalde bir çay içiliyordu. Şu anda siz farkındasınız artık her şeyin kaçağı oldu. Şu anda sigaraya gelen zam sayesinde gidin, birçok yerde tezgâhta değil, artık, iş yerleri açılmış, kaçak sigara satılıyor. Arkadaşlar, birçok yere gidin, gezin, kaçak mazot satılıyor, depoya yaklaşın, kaçak mazot satılıyor. Gidin, birçok yerde kaçak şeker var, gümrüksüz getiriyorlar birçok yerde. Şu da gelişti: Eskiden karaborsa vardı -anımsayanlar- şimdi gittiğinizde deseniz ki: “Bir paket sigara.” veya başka bir şey istediğinizde size bakıyor, diyor ki: “Kaçak mı istersin? Dur, bir de ondan var.”

Bu zamların bir etkisi de şu oldu: Artık insanları yoğurdu evde yapıyor, insanlar birçok şeyi evde yapmaya çalışıyorlar. Dolaylı vergi, dolaylı zamma dönüştü. İnsanların hayatına her gün zam yapınca insanlar kendi evlerinde üretime başladılar. Bu evdeki üretimde yaptıkları üretim, aslında bir organik şeye de dönüştü, olumlu bir şey.

Sizin siyasi tercihiniz ve iktidarın siyasi tercihi, her zaman vatandaşın cebinde oldu; büyük şirketlere yönelmedi. Büyük şirketlere yönelmediğiniz sürece birçok düzenleme vatandaşın, yurttaşın aleyhine oldu.

Bir diğeri, yasaklar: Bakın, her şeye yasak geliyor, her şeye sansür geliyor. Şimdi, bu vergilerde alınacak sansürlerden biri de şu, deniyor ki: “Vergi güvenliği adı altında eğer dijital yayın yapanlar vergilerini ödemezlerse Hazine ve Maliye Bakanlığı otuz gün dolduktan sonra sansürleyebilir, kapatabilir, yayını durdurabilir.” Yargının, yasamanın işini direkt hazineye devrediyor. Normalde Türkiye’de birçok yasak geldiğinde işler mi, işlemez mi diye yargıya gider, yargı itiraz eder veya yargı yargılar, ona yönelik bir karar alınır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın İpekyüz, tamamlayalım lütfen.

NECDET İPEKYÜZ (Devamla) – Bugün bu kararlar alınmadan direkt yasağa dönüşmekte. Sonuçta dijitalle ilgili olsun, vergiyle ilgili düzenlemeler olsun, tüm bu düzenlemeler aslında yurttaşın ve altta çalışan işçi, memur, köylü, çiftçinin lehine olması lazım. Siz onun lehine düzenlemeyip tümüyle yurttaşın cebine dolaylı zamma dönüştürürseniz, bu gerçekten sıkıntıya dönüşür. O nedenle bu vergi düzenlemesi, torba yasada gelen düzenleme aslında en adil olması gereken, çok kazanandan çok alınması gereken vergi olması lazım.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın İpekyüz.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… 3’üncü madde kabul edilmiştir.

DİJİTAL HİZMET VERGİSİ KANUNU