Dijital Hizmet Vergisi – “Madde6 – Vergilendirme dönemi, verginin beyanı, tarhı ve ödenmesi”

İLK METİN (İstanbul Milletvekili Vedat Demiröz ve 97 Milletvekilinin Teklifi)

KOMİSYONUN TEKLİF ETTİĞİ METİN

MECLİS GÖRÜŞMELERİ

“Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kurul Tutanağı
27. Dönem 3. Yasama Yılı
18. Birleşim 14 Kasım 2019 Perşembe

6’ncı madde üzerinde üç adet önerge vardır, aykırılık sırasına göre işleme alıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 6’ncı maddesinin 1’inci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

“(1) Dijital hizmet vergisinde vergilendirme dönemi yıllıktır. Ancak Hazine ve Maliye Bakanlığı, hizmet türlerine ve mükelleflerin faaliyet hacimlerine göre yıllık vergilendirme dönemi yerine vergilendirme dönemi tespit etmeye yetkilidir.”

Orhan Çakırlar Şenol Sunat

Edirne Ankara

Bedri Yaşar Mehmet Metanet Çulhaoğlu

Samsun Adana

Ümit Beyaz Dursun Müsavat Dervişoğlu

İstanbul İzmir

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde Ankara Milletvekili Şenol Sunat konuşacaktır.

Buyurun Sayın Sunat. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakikadır.

ŞENOL SUNAT (Ankara) – Değerli milletvekilleri, görüşülen kanun teklifinin 6’ncı maddesi için vermiş olduğumuz değişiklik önergesi üzerinde İYİ PARTİ Grubu adına söz almış bulanmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.

Evet, iktidar, 2019 yılı bütçe gerçekleşmelerinin, Merkez Bankasının kârı ve ihtiyat akçelerine el koyulmasına rağmen, vergi gelirleri yönünden olumsuz seyretmesi, yıl sonunda yüksek bütçe açığıyla karşı karşıya kalınması durumu nedeniyle kaynak arayışı içine girmiştir. Bunun için de alelacele, yıl sonu beklenmeden ek vergi tedbirlerini devreye sokmak istemektedir. Bu çerçevede, harcama ve servet üzerinden basit şekilde vergi alabileceği

57


alanları seçip yeni vergiler ihdas edilmektedir. Dijital hizmet vergisinin, belirtilen hizmetlerden elde edilecek hasılat üzerinden alınacağı belirtildiğinden, dolaylı bir vergi olarak düzenlendiği anlaşılmaktadır. Yeni bir ekonomik aktivite alanının hem de son derece teknik bir alanın vergilendirilmesi ve tüm hasılatın kapsanması kolay olmayabilir. O nedenle, teklifin Bilgi ve Teknoloji Komisyonunda da ayrıca görüşülmesi çok önemliyken maalesef görüşülmemiştir.

Türkiye’den elde edilen hasılatı 20 milyon liradan veya dünya genelinde elde edilen hasılatı 750 milyon avrodan fazla olanlar verginin mükellefi oluyorlar. Bu kriterlere uyan kaç kuruluş var, yıllık büyüme hızları nedir, önümüzdeki beş yılda örneğin nereye gelecekler ve yüzde 7,5 vergiden ne kadar vergi tahsil edilecek, bilinmiyor, bir etki analizi de yapılmamış.

Evet, yine, ödeme sistemini işletenlerin verginin emniyetinden sorumlu tutulmasını İYİ PARTİ olarak doğru bulmuyoruz.

Değerli milletvekilleri, milletvekilleri olarak vergiyle ilgili konuları sorgulamalıyız. 2019 yılı bütçe gerçekleşmelerinde vergi tahsilatlarına ilişkin kötü performans, vergi düzenlemelerine karşı, 2020 yılı için de geçerli olması hâlinde ilave tedbirler olacak mıdır? Yaşanan ekonomik krizle birlikte mükelleflerin önemli bir kısmının vergilerini ödeyemediği bir gerçektir. 2020 yılında vergi tahsilatını artırmak amacıyla kamu alacaklarının yapılandırılmasına ilişkin bir düzenleme söz konusu olacak mıdır? OECD ülke ortalamasına göre çok düşük olan kişisel vergi mükellefi ve kurumlar vergisi mükellef sayısında artan nüfusa oranla kayda değer bir artış sağlanamamasının nedenleri nedir? Kayıt dışı ekonomiyle mücadelede Gelir İdaresi ve vergi denetimi yeterli midir? Bunları sorgulamalıyız. Gelir İdaresi Başkanlığı yapısında bir yapılandırma düşünüyor musunuz? Vergi inceleme oranını yüzde 2’nin üzerine çıkarmak için ne gibi çalışmalar vardır? Bunları da sorgulamalıyız.

Yine aklıma takıldı; gıda bankacılığı, vergi sistemimizde yer alan sosyal nitelikli teşviklerden birisidir. Gıda bankacılığı yapan vakıflara ve derneklere yapılan gıda maddesi bağışlarının tamamı, gelir vergisi ve kurumlar vergisinden düşürülmekte, aynı zamanda KDV’den de istisna edilmektedir. Bu bağış yapanların toplamda vergiden düşen para miktarı nedir diye sormak istiyorum, hiçbir yerde buna rastlayamıyoruz. Bu bağışlar usulüne göre mi yapılıyor ve gıda yardımı yerine ulaşıyor mu? Türkiye’ye mi gidiyor bu gıda yardımı, yoksa başka ülkelere mi gidiyor veya naylon faturalarla sadece vergiden düşen iş adamlarına mı kalıyor diye sorgulamamız gerektiğini ifade etmek istiyorum.

Yine, bugüne kadar yapılan vergi affı ve benzeri yapılandırma gibi uygulamalar vergiye gönüllü uyumu artırmakta mıdır, bunu da ortaya koyan istatistiki çalışma var mıdır diye sorgulamalıyız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, tamamlayın Sayın Sunat.

ŞENOL SUNAT (Devamla) – Teşekkür ediyorum.

Gelir vergisi mükelleflerinin ortalama ödediği verginin bir asgari ücretlinin ödediği vergi kadar olmadığı bir yerde vergi idaresi ve vergi politikaları başarılı mıdır?

Toplam vergi gelirleri tahsilatının yaklaşık yüzde 20’sinin gelir vergisinden oluşması ve gelir vergisinin de yaklaşık yüzde 93’ünün tevkif suretiyle toplanması ve de çoğunluğunun ücretlerden kesilen vergilerden oluşması başarılı bir performans mıdır?

Yani şunu demek istiyorum değerli milletvekilleri: Gerçekten bir vergi reformu bu ülkede uzun yıllardır yapılmış mıdır, bir düzenlemeye gidilmiş midir?

Sonuçlar gösteriyor ki günübirlik aldığımız kararlarla bu ülke yönetilemiyor.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Sunat.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 128 sıra sayılı Digital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 6’ncı maddesinin (4)’üncü fıkrasında geçen “Bakanlığınca” ibaresinin “Bakanlığı tarafından” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Mehmet Bekaroğlu Süleyman Bülbül Bülent Kuşoğlu

İstanbul Aydın Ankara

Alpay Antmen Lale Karabıyık Turan Aydoğan

Mersin Bursa İstanbul

İlhami Özcan Aygun Cavit Arı

Tekirdağ Antalya

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül konuşacaktır.

58


Buyurun Sayın Bülbül. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakikadır.

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

2019 yılında 600 milyar TL olan vergi gelirlerinin 2020 bütçesinde 785 milyar TL’ye çıkarılması hedefleniyor. AKP iktidarı her ne kadar “Kriz yok, ekonomi uçuyor.” dese de bütçede vergiden elde edilecek gelirin bu derece artırılmasının sebebi, içinde bulunduğumuz ekonomik krizdir. AKP, 2020 bütçesiyle âdeta kendisini yalanlamıştır, bu bütçe bir kriz bütçesidir. Bu bütçe, AKP’nin ekonomi politikalarının başarısızlığını yoksul halka yükleyen bir bütçedir.

2020 bütçesine göre “Maliyetler toplumsallaştırılıyor.” denilse de 82 milyon vatandaşın emeği sarayın çevresindeki bir avuç yandaş tarafından yağmalanıyor. Yandaşlara vergi afları çıkarılırken vatandaş vergi altında eziliyor. 1 trilyon 96 milyar TL olarak hesaplanan 2020 bütçesinin neredeyse yüzde 75’i vergiden sağlanacak gelirlerle elde ediliyor. Ancak bu vergiler, ücretli çalışanlardan, temel gıda dâhil hemen her türlü harcama üzerinden alınan KDV’den ve ÖTV’den yani vatandaşlardan; 182 milyar TL gelir vergisinden, 175 milyar TL ÖTV’den ve 58 milyar TL KDV’den alınıyor.

Toplanan bu vergiler nereye gidecek biliyor musunuz? Geçmediğimiz köprülerin, gitmediğimiz şehir hastanelerinin, uçmadığımız havaalanlarının garanti ödemelerine gidecek yani sarayın yandaşı müteahhitlere gidecek. “Kamu-özel iş birliği modeli” denilen “yap-işlet-soy” politikalarıyla saraya yandaş müteahhitlere gidecek. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Fuat Oktay, 500 bin lira ve üzeri gelir elde edenlerin yüzde 40 oranında vergilendirilmesinin sağlandığını ve böylece, bu düzenlemenin yüksek gelir gruplarını hedef aldığını söyledi. Bu bir kandırmaca. Geçtiğimiz yıllarda saraya yandaş müteahhitlerin ve yandaş şirketlerin ne kadar vergi borcu silindi biliyor musunuz? Örneğin, Cengiz İnşaatın 422 milyon TL vergi borcunun tamamı silindi, TÜVTÜRK AŞ’nin 390 milyon TL vergi borcunun tamamı silindi, Albayrak Gayrimenkulün 56 milyon TL’lik borcu 1 milyon 220 bin TL’ye indirildi. Mesela, Sayın Berat Albayrak’a, damada methiyeler düzen Güler Sabancı’nın 9 milyon TL olan vergi borcu 650 bin TL’ye indirildi. Yandaşlarınıza arpalık olarak kullandığınız Turkcell’in 450 milyon TL’lik borcu ise 24 milyon TL’ye indirildi. Yandaş şirketlerinizin toplam 3 milyar 106 milyon lira olan vergi borcu 74 milyon 515 bin TL’ye indirildi yani vergi borçlarının yüzde 97,6’sı silindi.

“500 bin TL’den fazla geliri olanlardan vergi alacağız.” diye vatandaşın gözünü boyamayı bırakın. Bu bütçe, zenginlerin vergi borcunun yoksul vatandaşa yani çiftçiye, işçiye, memura ve esnafa ödetildiği bir bütçedir.

Değerli arkadaşlar, bu kanun teklifiyle yine yeni vergi kalemleriyle karşı karşıyayız. Diyorlar ki: “Biz bu vergileri zengine getiriyoruz.” fakat çok iyi biliyoruz ki sermayedara gelen her vergi yükü son noktada tüketiciye yansıyor. Bütçede açık olduğu için 3 tane yeni vergi getirilirken Cumhurbaşkanına 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’a eklenen geçici 31’inci maddeyle Kanun’un 5’inci maddesinde düzenlenen net borçlanma tutarına ek Cumhurbaşkanının kullandığı net borç tutarının 70 milyar TL artırılması ve bunun 1/1/2019 tarihinden itibaren yani geçmişe dönük olarak geçerlilik düzenlemesi yapılıyor. Sarayın savurganlığının sınırları geliştirilirken vatandaşın cebindeki paraya da göz koyuluyor.

Dijital hizmet vergisi getirilirken dünya ülkeleri örnek gösteriliyor fakat dünyanın hiçbir ülkesinde ne bu kadar yüksek oran var ne de bu verginin uygulanacağı alanlar bu kadar belirsiz. Ayrıca, mahkeme kararı olmadan, sırf vergi ödemediği için ilgili sitelere erişimin engellenmesi hukukla nasıl açıklanabilir?

Bir diğer önemli düzenleme de turizmdeki konaklama vergisi. 5 yıldızlı otellerden 18 lira, 4 yıldızlı otellerden 12 lira, 3 yıldızlı otellerden 9 lira, 2 ve 1 yıldızlı otellerden, pansiyonlardan 6 TL vergi alınarak bu fiyatlar kişi gecelik vergisi olarak belirleniyor. Çok yüksek fiyatlarla oda satan 5 yıldızlı bir otele gelen kişi 18 lira ödeyecek, pansiyona gelen vatandaş ise 6 TL ödeyecek. Oteller sahibi Turizm Bakanı az ödesin ama pansiyonu olan yerel işletmeci vergi yükü altında kalsın. Bu bile vergide adaletin olmadığını gözler önüne seriyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, sözlerinizi bağlayın Sayın Bülbül.

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Devamla) – Değerli arkadaşlar, vergide adalet amaç olmalıdır. Bu nerede olur? Demokrasi ve anayasal özgürlüklerin var olduğu, uygulandığı rejimlerde olur yani hukuk devletlerinde olur. Yargının bağımsız olduğu, denge, denetleme ve kuvvetler ayrılığının var olduğu demokratik parlamenter rejimlerde olur, vergi adaleti tek adam rejiminde olmaz. Ne diyelim, böyle vergi adaletiniz batsın.

Hepinize saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Bülbül.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Önerge kabul

59


edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 128 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 6’ncı maddesinin (3)’üncü fıkrasında “ve” ibaresinin “ile” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Mehmet Ruştu Tiryaki Mahmut Toğrul Serpil Kemalbay Pekgözegü

Batman Gaziantep İzmir

Meral Danış Beştaş Nuran İmir Ömer Faruk Gergerlioğlu

Siirt Şırnak Kocaeli

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu konuşacaktır.

Buyurun Sayın Gergerlioğlu. (HDP sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakikadır.

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuma geçmeden önce bir konu hakkındaki görüşümü söyleyeceğim. HDP gençlik meclisi üyelerine yapılan işkence için Meclis, Meclis başkan vekili aracılığıyla Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonundan bir araştırma, bir cevap istedi ama bu cevap gelmeyecek, adım gibi eminim. Neden gelmeyecek? Türkiye’de son üç buçuk yıldır kaçırılan 28 kişi için İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu neden araştırma yapmadıysa onun için gelmeyecek. İşkenceler için neden araştırma yapmadıysa onun için gelmeyecek. Elâzığ Cezaevindeki Diyarbakır Barosunun ispatladığı işkenceler için neden bir araştırma yapmadıysa onun için gelmeyecek. Beşikdüzü Cezaevi için Van Barosunun hazırladığı rapora neden bakmadıysa onun için gelmeyecek ve en sonunda Ankara Emniyetindeki işkenceler için Ankara Barosunun hazırladığı rapor için tek bir adım atmayan İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bir cevap vermeyecek.

Ben bugün sizlere bir önemli dava hakkındaki görüşlerimi anlatmak isterim. Ahmet Altan, Türkiye son üç dört gün onu konuştu. Nasıl konuşmasın? Çünkü çok önemli bir rekoru kırdı kendisi. Davası hakkında 2 serbest bırakılma, 3 kez tutuklanma kararı verilen tek kişi Türkiye’de Ahmet Altan. Güya bir televizyon programında subliminal mesaj vererek darbeye teşvik ettiği suçlamasıyla 3,5 yıldır cezaevinde yatıyor ve her bir mahkemesinde -o savcıların, hâkimlerin yerinde olmak istemem- yerden yere vuruyor o hâkim ve savcıları ama yine “Tutukluluğuna devam.” deniliyor. Aradan üç buçuk yıl geçti, bu sefer tahliye verildi ve neler olduğunu hepimiz gördük. Bir hafta sonrasında, itiraz üzerine 26. ağır ceza itirazı reddetti ve ardından 27. ağır ceza -ki hâkimi yeni atanmış bir hâkimdi, üç yıllık bir dosyaya hâkim olması beklenemezdi- yakalama kararı verdi ve ardından tutuklandı. Avukatı akşama kadar mahkemede bekliyordu. Sonuç hakkında kendisine bilgi verilmedi, iktidar yandaşı Sabah gazetesinden ertesi günü öğrendi avukatı. İşte böyle bir davaydı.

Ahmet Altan cezaevinden çıktığı gibi önemli bir yazı yazdı “Kağıttan Flüt” diye bir yazıda, cezaevinde çok suçsuz insan olduğunu, kendisi ve diğerlerinin kendilerini kurban gibi hissettiğini söylüyordu ve oradan çıktığında da kendisini âdeta bir suçlu gibi hissettiğini çünkü arkada çok suçsuz kişinin kaldığını söylüyordu ve bir önemli esere atıf yapıyordu, Hemingway’in “Silahlara Veda” eserindeki bir sahneye. O filmlerde de var, lütfen izleyin. Bozguna uğrayan İtalyan ordusunun askerî yargıçları bu durumu kendilerine bildiren subaylar hakkında mahkeme yaparlar. Mahkeme beş dakika kadar bir şey sürer. Askeri yargıçlar ayağa kalkar, şapkalarını takarlar, selam verirler ve “Kişinin idamına.” derler. Öz ötede -mağarada olmaktadır bu mahkeme- hemen mağaranın az ilerisinde kurşuna dizilir subaylar. Kendisini de bu kişilerin yerinde görüyordu. Böyle kişiler çok oldu biliyorsunuz. Ve şunu söyledi eserinde, makalesinde: “Dünyadaki en korkunç şey, kaderin hakkında karar verme gücündekilerin verdikleri karardan kaderlerinin etkilenmemesidir ve bu karar için söyleyebilecek tek şeyinin olmamasıdır.” diyordu.

Biz mahkeme kararlarına baktığımız zaman işte “haricî davranışlar” deniliyor, pişmanlık göstereceğine dair beyanlarının olmaması yani boyun eğmemesini söylüyor, siyasi bir kararla mahkeme bunu söylüyor. “Kaçma şüphesinin tutuklama için katalog suçlardan olması.” diyor. Zaten yurt dışı yasağıyla tahliye edilmiş.

Biz biliyoruz ki Ahmet Altan darbeci olduğu için hapse atılmadı, tam tersine, darbecilerle mücadele ettiği için, bu ülkede yazılarıyla, romanlarıyla darbeci zihniyetin ipliğini pazara çıkardığı için hapse atıldı. Kendi yazısında “Her zorba, her zalim, her diktatör hukuku öldürmek ister ama hiçbirinin gücü buna yetmez. Hukuk ölümsüzdür. İnsanlardan uzakta, kendisine ihtiyaç duyanların gelip kendisine sığınması için sabırla bekler. Hukuku, bulunduğu yüce zirvelerden alıp topluma taşıyacak olan yargıdır. Her zorbanın, her diktatörün ilk hedefi yargıdır. Silahlar değil kalemler korkutuyor onları. Çünkü kalem, silahın ulaşamayacağı bir yere, toplumun vicdanına ulaşıyor.” diyor.

60


Onurlu bir insan için susmak, hapis yatmaktan daha kötü bir şey.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Gergerlioğlu, sözlerinizi bağlayın lütfen.

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) – Siyah Transporterlar çok oldu, bunlar da tutuklamalar gibi bir tehdit aracıydı Türkiye’de ve onun son sözleriyle bitirmek istiyorum.

Bakın, önemli bir parça bu. AK PARTİ’liler de üstlerine alınsın, onlar için söyleniyor tabii ki. “Neden siyasetçiler hiçbir şekilde yargılanmıyor, sorgulanmıyor ve bunun yapılmaması için de aydınların üzerine gidiyorlar. Sizi eleştireceğiz. Sizden korkmuyoruz! Ne yaparsanız yapın, hukukun dışına çıktığınız sürece biz sizi eleştireceğiz. Hapishane mi? Ne olduğunu gördük. Bir daha girmek mi? Bir daha girmek. Bu ülke bizim. Bu ülkede çocuklar var, onların hayatını mahvetmek istiyorlar. Hukuka dönecekler. Hukuka döneceksiniz. Sonuna kadar hukuku ve demokrasiyi savunacağız.”

Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Gergerlioğlu.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

6’ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler…

6’ncı madde kabul edilmiştir.

DİJİTAL HİZMET VERGİSİ KANUNU